Menü Kapat

” Ağrıyan Başa Huzur, Ağrıtan Başa Kılıç Gerekir

” Ben Ne Bir Şiir Yorumcusuyum Ne De Bir ŞAİR…Ben Sadece Elinde Bir Kürek Tutan, Bir İnşaat İşçisine Benzetilen… Eline Kürek yerine, Bir Kalem almış, Sadece Hayatı Yazan, Bir Hayat İşçisiyim, .Siz Şair Bilin Ben İşçi. Yazdıklarım Hayattan İbarettir, Siz Bunu Bilin Yeter 

Mert Zafer Cansever

” Unutma!! En Büyük ’’SERVET’’ ’’ZAMANDIR.. ’’ Vereceğin insanı güzel seç. Gerçek bir zamanı Gerçek kaliteli ve kendine uygun kalitede ve yine doğru insanlarla geçiriyorsan eğer, Gerçeklerle yaşayan ve değer veren sensin demektir. Öyle yap ki.. Günü geldiğinde, sen de GERÇEKLERİNDEN vazgeçme. Çünkü.. ’’ Gün Olur Tüm Gerçekler Yalan Olur!”

” Sonum Olmaya Cesaretin yoksa İlkim Olmayı Aklından Bile Geçirme…”

” Bazen Yazarken…Saçmaladığımı Düşünüyorlar…Bazen de Anlamsız Bulup…Gecelerime Yazık…Gündüzlerime İse Perişan Diyorlar…Zaman Kaybı Olduğunu Düşünüp, Kalemime Bahane Buluyorlar…Ama İşte O Her Şeyi Bilen Ahmaklar…Gece Gündüz, Onları Yazdığımı Bilmiyorlar… ”

” Dostuna, Dostum derken…3 Kere Yüksek Sesle Seslen… Olmadı 3 Kere de Kulağına Fısılda Bakarsın Duymaz… Yine Mi      Olmadı 3 Kerede Kağıda Yaz…Belki Az Duymuştur… Sonrada Adet Yerini Bulsun Diye…1 Kerede Kağıdın Altını        İmzalattır…Bakarsın İnkar Eder…”

” Dünyada…Söylense de…Söylenmediği İddia Edilen Tek Şey YALAN’dır Ve Yine Dünyada….Çok Olduğu Söylenen..Fakat    Çok Nadir Bulunan Tek Şey de…ADAM’dır…”

” Uçmayı Aklına Koymuş Bir İnsan…Rüzgarı da Arkasına Almış Demektir…Asıl Önemli Olan Uçmak Değil…Arkana Aldığın    Rüzgar Kesildiğinde…Nereye Düştüğünü Bilmektir…”

Değerli Okurlarım Merhaba,

Sarf edilen her cümlenin ve binbir emekle sofranıza sunulan bu kader sözcüklerimizin, her biri an ve an yaşanmış olup, gelip geçmiş ya da hala yaşanmakta olan duygularımın küçük bir porsiyonudur. Zaman işte, ne çabuk geçiyor ve yaşamın içinde aşk olunca unutulmuyor bazı günler. Kimi zaman acı, kimi zaman da tatlı, ya da sitemli olduğumuz bu yaşam tarzında, hayat uzundur diyorlar, kısadır diyorlar, ölçe ölçe bitiremediler, ölüp ölüp gidiyorlar. Bizler de bir gün gideceğiz elbet. Ve biliyoruz ki her canlı gibi bizler de bir gün ölümü mutlaka tadacağız. Oysa hayat ebedi olsaydı hatırlanmaya gerek kalmazdı, belki kitaplar, ya da mektuplar saklanmazdı. Ki bu ebediyet, hayallerimizde bile imkansız. Ama benim için önemli olan geriye en değerli hazinemden bir parça bırakmak ve zamanla bir cümlesi ile anılmak. Geriye tatlı ya da hüzünlü ve kalıcı derslerin hislerini sizlere yaşatmak çok güzel ve çok farklı bir duygu aslında. Her anımız kolayca bir başına yaşanmıyor. Herkes aşkla sevdanın ve binbir türlü ayrılıkların bir çok farklı yanını yaşıyor ki, hatta bazen bir çok insan da aynı çizgide kesişebiliyor. İşte bu yüzden bu kitapta kendinizi bulmak çok kolay.

Çünkü ben yaşadıkça yaşlandım, kazandıkça kaybedip, kaybettikçe de kazandım bu kitapta. Beşi bir yerde diye adını verdiğim bu duygularımın her bir karesi birebir ve an ve an yaşanarak kazınmıştır bu bembeyaz sayfalara. Kimi mutluluktan uçarken, kimi de gözyaşlarıyla yazılmıştır bu kader toprağımıza. Eminim ki bir çok sevdalı konuşamadıklarını okuyacaktır bugün. Duyamadıklarını hissedecektir yavaş yavaş çevirdikçe sayfaları. Ya peki siz? Kaleme aldığım her şiirin evladım gibi giydirildiğini biliyor muydunuz? Onları süslemek, onları harf harf tarif etmek, resimlemek ve seslendirmek? Ya da her gece üstlerini örterek uyuttuğum duygularımla, her sabah bir kahve içmek? Nasıl bir şey bilir misiniz? İşte o yüzden bazen yazarken, saçmaladığımı düşünüyorlar. Bazen de anlamsız bulup, gecelerime yazık, gündüzlerime ise perişan diyorlar. Zaman kaybı olduğunu düşünüp, kalemime bahane buluyorlar. Ama işte o her bir şeyi bilen aşıklar, gece gündüz, onları yazdığımı bilmiyorlar.

Gözlerim Her Daldığında Sen Geliyorsun Aklıma. Su Gibi Düşerken Hayalin, Yağmur Olup Ağlatıyorsun, Ve Tutunca Ellerini Gülümsüyorum. Bakınca Gözlerine Susuyorum. Yaşadığımı Anlıyorum.

Bahar da açan bir çiçeğin açmasıyla başlayan bir aşkın, Yine bir Sonbahar akşamın da solmasına eş miydi Ayrılık.Hani sadece açar ve solar, ya da biter sonra gider mi, Bir anda var olup ve bir an da yok olmakmıydı aşk? Daha ilk gününden varlığına inandığımız bir cennet, Ya da yaşadıkça doyup terk edemediğimiz bir şehirse, Zamanla ve yaşadıkça aklımızı delik deşik eden hislerin, Adını takvimlere nefret diye yazdırmasına ne demeliydik. Aşkı-Aşkım sözleriyle avutan yüreklerin yıllara yenik düşerek, Nefreti-Nefret gibi, kalplere işleyen gönüller neydi? Aşkı yaşayan mı? Yaşatan mıydı? koskoca bir ömür de ayrılık. Ya da ikisini birden alıp rüzgara savurmak mıydı aşk.?

 

Yazdıklarım her ne kadar yüreğimden düşen birer küçük parçacıklar olsa da, bu düşen küçük parçacıklar koskoca dünyanın aslında gerçekleri, yani hayatın içinde insanların üzerinde iz bırakan ve her bir yazdığım şiir de içinde kendisini bulmasını istediğim gerçeklerdir. Şunu unutmayalım ki, yazılan bir şiirde içinde kendinden bir parça bulabiliyorsanız o şiir sizin için vazgeçilmez bir hal alır. Yaşadıklarımız hayattan ibarettir. Tabi böyle olunca da yazdıklarımızda hayattan izler taşımaya başlar.

 

Umutsuz duyguların renksiz düşlerinde silik bir çaresizlik miydi AŞK. Atar atmaz durdurduğumuz adımların dur durak bilmeyen çukurları mıydı Yaşamak.
Ey Hayat !

Ülkemizin Yemyeşil Doğasına Bakmaktır AŞK.

Üst üste gelen acılardan mı korkmalı mıydım, yoksa arada bir gelen ayrılıklardan mı, bazen de, ayda bir aklıma gelen korkuların başıma geldiği zamanlar da olabilir miydi acaba. En çok ne acıtabilirdi bir yüreği kim bilir, veya hangi ateş kırar yakardı kalbimi ,ya da bir ölüm müydü beni en çok korkutan Hani kulağa geldiğinde diken diken olan, ansızın gelen miydi bizi yıllarca acıtan. Ya da yavaşça sindire sindire ezen miydi, yüreğimizi dağlayarak, yavaşça ağlatan, bir sızıydı belkide ansızın vuran.

Kısacık hayatın küçücük bir parçasıydı belkide hepsi, ne sızısı ne de kalp ağrısı eksik kalan bir şeydi aslında bunlar. Tabi daha beteri çıkıp da gelip tam sırtımızın ortasından vurana kadar, kocaman bir ders olurdu bize ömür biter ama aklımız yetmezdi unutmaya.

Aslında hepimizin amacı olmalıydı. Dürüst doğru ve kalıcı kelimelerinin yoğunluk kazandığı en büyük değerlere sahip ve tüm servetimizin onur gurur şeref olduğunu da aklımızın en baş tarafına yazmamız gerektiğini bir şiir gibi ezverleyip, adımız gibi aklımızın orta noktasına kazımamız gerektiğini anlamamız gerekir. Evet iyi bir yaşam çokça yaşamak değil, Huzurlu bir hayat için dünyaya ve içindeki insanlara karşı bakış açını değiştirmek demektir.

Kısacık bir hayat içinde, güzel ve sağlıklı ve huzurlu yarınlara sahip bir yaşam dilekleriyle.

Mert Zafer Cansever Logo

” (c) Bu sitedeki şiirlerin, şarkı sözlerinin, makalelerin veya kısa romanların her türlü telif hakkı şair yazar Mert Zafer Cansever veya temsilcilerine aittir.  Şiirlerin, şarkı sözlerinin, makalelerin ya da kısa romanların, izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”