Acıdan Heykeller
Söküp atacaksın içinden bittiyse gözlerin
Söküp fırlatacaksın gökyüzüne fırtınasıyla
Bir deprem gibi yıkıcı ve bir gece gibi
Sessizce biteceksin içinde o bilmeden gizlice
Bazen kırmak gerekir daha fazla kırılmamak için
Kırılmamak için acıyı hapsetmek gerekir kendi içine
Saklı kalbinle içten içe kendini yese bile
Dışa vurmadan onurunla çekilmek gerekir bazende
Hayat zor yaşam ise sonsuza küsmüş bu gün
Yollara küsüp çıkıp gidemiyorsun da bu şehirden
Göz göze gelmek istemediğin o kadar çok şey var ki
Vurup uzaklara barışamıyorsun vedaların ile
Acılarla ilişik yaşamak kendi tercihinmiş gibi
Bir yaşam tarzı gibi keyifle gülümsüyor gözlerin
Her ne yana baksan sanki hiç bir şey olmamış gibi
Sana bakan gözleri selamlıyor içindeki nefretin
İçinde kaldıkça orada yaşatmak zorundasın
Çünkü susuz sevgisiz hiç bir şey ayakta kalmıyor
Ama yüreğinde yaşattıkça imkansız sevgini
Bir o kadar da çok acı çekiyor kalbin
Işte böyle kendime anlatıyorum sonra susuyorum
Susup kendi içimde öyle çok düşünüyorum ki
Akımın her defasında kalbime dur demesine karşın
Yüreğim de hiç aldırmıyor ve ben sadece korkuyorum
Bir yolunu bulup söküp atmak gerekir biliyorum
Ama ne kalbime ne de aklıma söz geçirebiliyorum
Acılarla yaşayacağım günleri iple mi çekiyorum
Hah acıdan yapılmış bir heykel gibi dikiliyorum
Ben aslında
Şehrin dört bir yanını sarmış
Acıdan yapılma
Heykelleri selamlıyorum
Mert Zafer Cansever