Yalnızlık Saatleri
Olur ya zaman gelir, dayanır kapına yalnızlık saatleri
Çekip gitmek istersin, zamandan öte diyarlara
Bir omuz ararsın kendine, başını koyabileceğin
Ama ne çare, zaman bir yana, sen bir yana
Acaba, gerçekten yalnız mıyım, diye sorguladığında kendini
Sevdiklerin gelir aklında, seni seven hiç bırakmayan
Sonra ani bir haberle gözlerin yaşlanır, yıkılır kalırsın bir anda
Bu sefer de ayrılık çalmıştır kapını, sen bir yana, sevdiklerin bir yana
Yalnızlığın esir aldığı mahkum, ruhun muydu, yoksa bedenin mi
Kararmış ruhundan yakınırken yıllarca, sen neredeydin
Onca kalabalığın arasında dolaşırken, kaybolan neydi
Tutamadığın eller mi, seni bulamayan gözler mi
Anıların gelir bir anda, aklını hiç bir yere sığdıramadığın saatlerde
Kendi kendine konuştuğun zamanlarda, çalardı kapını, hiç durmadan
Kendine anlatır kendine söylenirdin geceler boyu, sabahlara inat
Ama ne çare, saplanmıştın gecelere, hasret kalmıştın sabahlara
Verilip de tutulmayan sözler miydi, aklını deşik deşik edip, harabeye döndüren
Ya da sevildiğini düşünürken, sevilmediğini öğrenmek miydi düşlerini bitiren
Aslında yıllarca geceler boyu, ikisini birden yaşamaktı, yalnızlığı sana getiren
Kırmızı bir gece de bir başına kalmaktı belki de kaderin kim bilir.
Uzaktan sevmesini bileceksin, Yada acı çekmesini öğreneceksin
Kahretmeden kadere , Susarak, mutlu günlere hasret gideceksin
Açacaksın ellerini, uçsuz bucaksız semalara dua ederek
Yalnızlığın, gitmesini bekleyeceksin.
Mert Zafer Cansever